Sırrı ( Süreyya Önder ) Ağabey
- Cüneyt Karaahmetoğlu
- May 18
- 3 min read
Updated: May 24

Sırrı Ağabey ile 2008’de çalıştığım Neşeli Hayat filminin kutlama gecesinde, sonradan çok iyi dostum, benim için şu anda da hayattaki en önemli insanlardan biri ve sonrasında da ev arkadaşı olacağım biri sayesinde tanıştım. Mezuniyet filmi olarak çektiğim Tek Başına’yı izlemişti ve ilk tanıştığımızda şunu dedi: “ Günlerdir o adamı düşünüyorum.”
Sonraki hiç kopmadığımız 16 yılda hep, kendi ağabeylerimden sonra bana “ağabeylik” yaptı. Kendi ağabeylerim dışında hayatta iki insandan biridir Sırrı Ağabey; “ağabey” diye seslendiğim.
2010 yılında 30 yaşında askere giderken, gidişimin son gecesinde evimize gelip cebime 100 lira koymuştu. Onlarda gelenekmiş. Değer verdiklerine öyle yapılırmış.
Ne zaman bir ricam olsa her zaman anında çevresini devreye soktu benim için ya da hemen bir skype görüşmesi yaptık o kadar işinin arasında en geç bir gün içinde; fikirlerini, görüşlerini paylaşmak için benle.
Fikrini almak için Gardfren’in kaba kurgusunu bitirip gönderdiğimde bu adam da aklımdan çıkmıyor demişti günlerdir… Çektiğim şeylerle ilgili en önem verdiğim olguyu o öğretmişti bana. Film izlendikten sonra onun düşünülmesi ara ara…
Gardfren, Çin’de festivalde gösterildiğinde sokakta biri beni çevirmişti tanıyıp Hangzhou şehrinde ve o da günlerdir çektiğiniz adamı düşünüyorum demişti ve hemen Sırrı Ağabey aklıma gelmişti.
Üç ay önce Ankara’da son görüşmemizde, ölümden, hastalıklardan, muhtaç olmamaktan bahsetmiştik. Ölümüne bir yandan çok üzülüyor, bir yandan da muhtaç olmadan gittiği için seviniyorum. Bir de sevildiğini biliyordum her kesim tarafından; ama bu kadar da olduğunu tahmin etmiyordum. Onun için de çok seviniyorum. Babam için de öyle düşünmüştüm. Kısa ama dolu dolu bir hayat…
Şu anda araştırmasını yaptığım projeyi ( ilk defa söylüyorum burada: 2000m Üzeri Mutfaklar ) ona açıp fikrini aldığımda, her zamanki muzip ifadesiyle “ Hayatta hiç kolay bir şey yapmayacak mısın?” demişti.
Gezi’nin ilk günlerinde, evden Cihangir meydana simit almak için indiğim bir sabah, ayağımda parmak arası terlik, bir şort meydandaki kahvelerin birinden seslenmişti: “Cüneyt baba” diye. Öyle seslenirdi arada; ben de çok gurur duyardım Ağabey’in öyle seslenmesinden. Ayağa kalkmıştı ve öpüşmüştük. Kimse de anlam verememişti, öyle gözüken birine sevgi, saygı göstermesine. Sonrasında da karşıdaki sivil polislerden biri evime kadar takip etmişti.
Sinan’ın Minareleri için Erkan Oğur ve Derya Türkan’ın çalmasını istiyordum. Tabii ki Sırrı Ağabey’e söyledim; o da rahmetli Hasan Saltık’ı aradı Kalan Müzik’in sahibi. “Şimdi birine telefonunu veriyorum; ben neysem o da odur demişti.” Hasan Saltık da hemen gelsin demişti. Ben de giyinerek gittim her iş görüşmesine gittiğim gibi. Hasan Saltık beni gördü ve hoşgeldinizden sonraki ilk cümlesi şu oldu: “Kusura bakmayın ama Sırrı’nın sizinle ne işi olur; nereden tanışıyorsunuz demişti” :))) Ne kadar çok insanın hayatına dokunduğunu tahmin ediyorum.
2 sene önce bizi tanıştıran can dostum Sırrı senden bir şey rica edecek demiş ve eklemişti: “ Hayatta rica ettiğini çok az gördüm; seni nasıl seviyorsa artık." demişti. Ricasını yerine getirip çok mutlu olmuştum, ufacık bir karşılık verebildiğim için tüm “ağabeylikleri”ne.
Dün, ölüm haberini Munzur kıyısında, Ovacık, Tunceli ‘de aldım. Yolda telefon çok az yerde çekiyordu. Dostlarım başsağlığı için mesajlar atmıştı… Öyle öğrendim. Bir Türkmen olarak hep uğraştığı “barış” için çok önemli Munzur Dağları’na bakarak. Bu yazıyı da şimdi oradan yazıyorum. Hayat garip.
Geçen sene, proje için ilk keşiflerde, Van’da, İran sınırında 2000m. üzerindeki köyleri onun referansıyla, ayarladığı mihmandarla dolaşmıştım. Her kapı açılıyordu adı söylenince. Buraları da onun referanslarıyla dolaşacaktım; ama kısmet olmadı.
Projede çok fazla Türkçe de, Kürtçe de, Lazca da, Abhazca da ve Aleviler ile Sunniler de olacak. Artık Sırrı Ağabey için dolaşacağım bu dağları. Umarım bu iş bittiğinde benim de - tıpkı onun çok çok olduğu gibi - ufacık da olsa barışa, kardeşçe yaşamaya bir empati sağlamaya katkım olur ülkemiz için.
Toprağı bol olsun…
04 Mayıs 2025
Ovacık, Tunceli
Comments